ÇEVİRİ: Hapsedilen Bangladeşli Fotoğrafçı Shahidul Alam Vakasını Neden Herkes Yakından Takip Etmeli?


Ben Davis, 13 Ağustos, 2018



Dhaka, Ulusal Müzesi önündeki Shahidul Alam’ın özgürlüğünü talep eden miting. ©Drik


Shahidul Alam bir fotoğrafçı, sanatçı ve organizatör olarak çarpıcı bir sicile sahip... Dünyanın dört bir yanında sanatçılar onun haklı davasını savunuyorlar.

Hapsedilen Bangladeşli fotoğrafçı Shahidul Alam vakasını henüz duymadıysanız, an itibariyle dikkate almaya başlasanız iyi edersiniz.

Alam, 5 Ağustos'ta ülkenin başkenti Dhaka'yı sarsan trafik kazası ölümlerine karşı öğrenciler tarafından gerçekleştirilen son kitlesel protestoları gündeme getiren bir yayına davetli olarak El Cezire'ye gitti.

Tanınmış bir sanatçı olmasının yanı sıra bir sosyal eleştirmen de olan Alam, televizyon platformunu, protestoları Bangladeş toplumunun daha geniş kitlelelerine yaymak ve iktidar partisiyle ilgili hayal kırıklıklarını dile getirmek için bir fırsat olarak kullandı.

“Bankaların yağmalanması, medyanın susturulması… yargısız infazlar, kayıplar, her düzeyde koruma parası verme ihtiyacı, her düzeyde rüşvet, eğitimde yolsuzluk” dedi. “Bu hiç bitmeyen bir listedir.”


Meşhur Bangladeşli fotoğrafçı Shahidul Alam, (ön sıra, soldan üçüncü) 8 Ağustos 2018 tarihinde Dhaka’daki bir hastaneyi ziyareti sırasında görülüyor. ©AFP/Getty Images.

Saatler sonra listeye bir madde daha eklendi: Alam güvenlik görevlileri tarafından gözaltına alındı... 

Resmi olarak, devlet ya da kişinin imajına ön yargı oluşturmakla ilgili her türlü girişimi hedef alan ve hükümet karşıtı eleştirileri suç haline getirmeyi amaçlayan Bilgi ve İletişim Teknolojileri Yasası'nın 57. Maddesi kapsamında suçlandı. Ardından gözaltındayken işkence gördüğünü iddia etti.

Şimdi birçok insana göre, daha da vahim bir gelişme yaşandı: Yedi gün süren sorgulamanın ardından; bir avukat tarafından temsil edilmediği ve sonucunda hapse yollandığı bir duruşmada, Alam’ın kefalet talebi reddedildi. Bu sonuçtan ötürü, olabileceklerin en kötüsünden korkan destekçileri dahi şok olmuştu.

Alam'ı destekleyen çevrimiçi imza kampanyalarından birini başlatan sanatçı Annu Palakunnathu Matthew dün gece haberleri öğrendikten sonra bana, “Bu çok üzücü”, diye yazmış.

Uluslararası İnceleme

Alam’a dünyanın dört bir yanından yığınla destek yağıyor. Noam Chomsky, Eve Ensler, Naomi Klein, Vijay Preshad ve Arundhati Roy tarafından imzalanan bir bildiriyle başlayan bu desteği, Cumartesi günü Joseph Stiglitz, Angela Y. Davis, Judith Butler, Binayak Sen ve Gayatri Chakravorty Spivak gibi entelektüellerin bir araya gelerek imzaladıkları bir diğer bildiri izledi.

Hindistan'dan yüzlerce sanatçı ve fotoğrafçıdan oluşan bir koalisyon, seçkin sanatçılar Dayanita Singh, Bharti Kher ve Vivan Sundaram, sanat eleştirmeni ve küratör Geeta Kapur'un da aralarında bulunduğu geniş bir topluluk Alam'ın serbest bırakılmasını talep eden bir dilekçe imzaladı.


Shahidul Alam'ın El Cezire röportajının bir ekran görüntüsü.

Hafta sonu boyunca, Meksikalı aydınlar koalisyonu da bir bildiri yaynladı. Bu bildiri “Children of Man” filminin yönetmeni Alfonso Cuarón, görüntü yönetmeni Emmanuel Lubezki, fotoğrafçı Graciela Iturbide ve daha pek çok kişinin imzasını taşıyordu.

Öyle sanıyorum ki; destekçilerine sadece ona odaklanmamalarını söyleyen ilk kişi, Alam olacak: Onun tutuklanması, korkutucu bir gözaltı ve ihtiyati şiddet dalgasında yer alan sadece en meşhur profil. Ama dahası da var.

Aslında daha ilk başta, Alam'ın El Cezire'de hükümetin her zamankinden daha da otokratikleştiği yönündeki ifadesi başını belaya soktu. 


Bangladeş'te meseleler, sadece sosyal medyadaki bağlantıları paylaşarak Alam'a destek sağlayan taraftarlarını hedef alacak ölçüde yozlaşmıştır.

https://youtu.be/J9j3EgLm62Q


Benzersiz olmasa da, Alam’ın durumu önemlidir. Bağımsız görüşün ve toplumsal eleştirinin simgesi olarak sahip olduğu statüye rağmen cezaevine gönderilmesi, savcılığın kimsenin ayrıcalıklı olmadığı mesajını verdiği anlamına geliyor. Annu Palakunnathu Matthew bu sabah bana “Gerçek şu ki, şayet Shahidul Alam hapishanedeyse, artık Bangladeş'te HİÇ KİMSENİN kendini ifade edecek bir sesi de kalmamıştır,” diye yazdı.

Yurt dışından gelen tepkilere bakacak olursak, geniş bir kitlenin onun temsil ettiği değerleri idrak etmesi durumunda, gelecekte daha da büyük protestoların olacağını düşünmekten kendimi alıkoyamıyorum. İşte size Alam’a dair bir kılavuz.

Tipik Bir Sanatçı-Organizatör

Bir sanatçı, yazar ve organizatör olan Shahidul Alam, Bangladeş ve haricinde bir dizi şaşırtıcı başarının mimarıdır.

Diğer birçok şeyin yanı sıra, Drik Picture Library fotoğraf ajansının ve onunla ilişkili galerinin, ülkenin ilk fotoğraf festivali Chobi Mela'nın ve etkili bir fotoğrafçılık okulu olan ve yüzlerce fotoğrafçının eğitim aldığı Pathshala Güney Asya Medya Enstitüsü’nün kurucusudur.



Resmi Facebook dayanışma sayfasında yer alan bir #freeshahidul tasarımı.


Geçen hafta New York Times'a verdiği demeçte VII Foundation’ın başkanı: “Bangladeş bugün dünya çapında tanınan birçok fotoğrafçıya sahipse bunun sebebi O’dur.” dedi ve ekledi, “Temelde tek kişilik bir yardım ajansı, gazeteci, medya eğitmeni, okul işletmecisi ve her şeyi de kendisi finanse ediyor.” 


Alam, 2013 yılında World Literature Today'de yayınlanan “Rehberim olarak Fotoğrafçılık” adlı makalede kendi hikayesini anlatıyor. Orada 1970'lerde Londra'da okumak ve çalışmaktan, çocukların portrelerini çekerek tarzını oluşturmaktan ve yerel fotoğraf kulüplerinden ödüller kazanmaktan söz ediyor. “Ödüller egomu besledi ve para cebimi doldurdu. Fakat ruhum, çekmek arzusunda olduğum fotoğraflar için hala özlem duyuyordu - fark yaratacak olanlar, insanların önemli olan konuları dikkate almalarını sağlayacak olanlar” diye yazdı.

Bangladeş'e döndüğünde, sokaklarda otokrat Hüseyin Muhammed Ershad'a karşı protestoları belgelerken kendisini bulmasıyla da yaptığı tam olarak buydu: “Hiçbir komisyon, son teslim tarihi, bütçe yoktu. Sadece saf tutku ve ordunun bana izin verdiği kadar da özgürlük vardı.” Adeta Alam'ın sesini sanatçı olarak bulduğu, bir protestocu vatandaş belgeseliydi:

“Fotoğraflarım da değişiyordu. Çekmiş olmak için çekilmiş güzel fotoğraflar üretme ihtiyacı artık kalmamıştı. İşlerin iyi görünmesi için duyulan ticari ihtiyaçtan kurtuldum, herşeyi olduğu gibi göstermeye başladım.—belirsizliklerin kayda alınması, kısa süreli hareketler, güç ve aşk ilişkileri. İçimdeki öykücü su yüzüne çıkmaya başladı. Kamera yol boyunca sadece bir adımdı.”

Alam dikkatini ve empati duygusunu imgenin siyasetine yöneltti. 1991 yılında, ölümcül bir kasırganın Bangladeş'te 140.000'den fazla kişinin ölümüne sebebiyet verdiği ve milyonlarca insanı evsiz bıraktığı zaman, bu felaketi belgeledi. Fakat bir kriz anında bile, küresel basının ‘felaket pornosu’na olan açlığına ve Beyaz Adam'ın sorumluluğunu pekiştirdiğine dair rivayete ısrarla meydan okudu. Şöyle yazdı:
“New York Times büyük bir müşteriydi: prestij, artı dolar ödemeleri... Ancak istedikleri fotoğrafların, hikayeyi olduğu gibi anlatmadıkları konusunda ısrarcı olduk. Alternatifler sunduk. New York Times'ın Pazar incelemesinin tüm arka sayfasında bir hikayemiz yer aldığında duyduğumuz kolektif memnuniyeti hatırlıyorum. Gemilerini yeniden inşa eden insanların, tohum eken çiftçilerin, tedavi uygulayan sağlık çalışanlarının fotoğrafları vardı. Karşılaştığımız kasırganın, bedenler üzerinde durmayan, acıma uyandırmak yerine güç gösteren tek hikayesiydi.”

Alam, politik belgeselden, daha lirik bir çalışmaya doğru gitti-geldi. En önemli serilerinden biri olan, "Brahmaputra Diary"de, 1999 yılında Brahmaputra Nehri'nin uçsuz bucaksız rotası boyunca yaptığı yolculuğunu ve kıyıları boyunca değişen hayatın sessiz dramını belgeliyordu. Bu güzelim fotoğraflar National Geographic'ten tutun da, 2016 yılında çocuk kitabı formatında basılan bir albüme varıncaya kadar çok geniş bir mecrada yayınlanmıştır.


Brahmaputra Diary'nin Ön Kapağı: Asya'nın En Büyük Nehrinin Kaynağına Bir Yolculuk.
(Pratham Books, 2016)


Daha yeni ve bilinen bir çalışma, olmakla birlikte, uzlaşmaz biçimde çatışmacıdır. ‘Crossfire*’ olarak adlandırılan bu seride, Alam belgeselci olarak mevcut güçlerini, çağdaş bir tartışmaya müdahalede bulunmak amacıyla foto-konseptüalizm araçlarıyla birleştirdi: Hükümetin Hızlı Eylem Taburu (RAB) tarafından işlenen “Yaylım Ateşi” cinayetleri. *Yaylım Ateşi

Bazen Rodrigo Duterte’nin Filipinler'deki ultra-şiddetli kanun ve düzen mücadelesiyle kıyaslanan, ülkenin uyuşturucu savaşı sürecindeki bu yargısız infaz ve şüpheli suçluların kaçırılma vakaları, ulusal ve uluslararası ilgiyi tetikledi. (İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün konu hakkında geniş raporları var.)

“Yaylım Ateşi” cinayetleri olarak bilinirler, çünkü ölümlerin belirsiz doğasına dair yöneltilen sorulara verilen standart resmi yanıt, kurbanın otoritelerle mücadele ederken “yaylım ateşi” altında kalarak öldürüldüğünü iddia etmektedir.

Alam'ın sert ve çarpıcı biçimde tenha fotoğrafları, araştırmacı gazetecilik ile fotoğrafçılığı birleştirerek, RAB’ın operasyonlarında öldürülmüş birçok kişinin nihai değerlendirmesini yeniden incelemektedir. Alam, 2010 yılında New York Times Lens blog’una projenin güdüsünü şöyle anlattı:


“Cinayetlerle ilgili her şey herkesçe alenen bilinmekte... Halk bunu biliyor. Polis de. Hükümet de bilgilere sahip. Ve bu hiçbir şeyi değiştirmedi. Bu yüzden insanları harekete geçirecek bir şeyler bulmalıyız.”


“Crossfire” sergisi eylemleri harekete geçirmiş olsa da, bu pekte beklenen biçimde olmamıştı. Hükümet the Drik Gallery’i kapattı. İçeriğin ‘resmi izinlerden yoksun olduğu’ ve ‘anarşi yaratacağı’ iddiasıyla sergi süresince galerinin dışına ajanlarını konuşlandırdı.

Ancak seri, Hindistan'daki 2012 Kochi-Muziris Bienali de dahil olmak üzere birçok ortamda izleyiciye ulaştı. (Bienal de, Alam ile güçlü bir dayanışma beyanaatı hazırladı.)

Alam'dan Öğrenmek

Bir sanatçı, eleştirmen ve eğitimci olarak, Shahidul Alam’ın uzun zamandır süre gelen gayretlerinden biri de, onların nesneler olarak değil, etkenler olarak görülmesine sağlamak amacıyla güçsüzleri palazlandırmaktı. Bu, dünyada yaşayan insanların çoğunluğunun yaşam koşullarını düşük, üçüncül bir statüye koyan Soğuk Savaş'ın bir kalıntısı olan ‘Üçüncü Dünya’ terimini değiştirmek için; ‘Çoğunluk Dünyası’ terimini kullanmayı da içermektedir.



Dhaka Ulusal Müzesinde düzenlenen Shahidul Alam mitingindeki bir protestocu. ©Drik.


Taraftarlarından gelen uluslararası desteğe rağmen, medyanın Alam davasına ilgisi, düşüncelerini ifade etikleri için hükümetleri tarafından gözaltına alınmış sanatçılardan olan Çin'de Ai Weiwei, Rusya’da Pussy Riot hatta Küba'da Tania Bruguera'nın vakalarına kıyasla şu ana kadar sönük kalmıştır.

Ve bunun, Çin, Rusya veya Küba'daki muhaliflere yönelik zulmün, Soğuk Savaş'tan miras kalan Birleşik Devletler'deki basmakalıp medya anlatılarına uyması nedeniyle olabileceğini kendime engel olamayarak hissediyorum. Bangladeş'teki haksızlık, Birleşik Devletler halkı için aynı anlatı ağırlığını taşımamaktadır - çünkü Bangladeş, zihinsel haritada tanımlanmamış bir bulanıklıktır.



Eylemci ve fotoğrafçı Shahidul Alam, 6 Ağustos 2018 tarihinde Dhaka'da mahkemeye gelişinde polisler tarafından araçtan indirilirken. ©Munir Uz Zaman / AFP / Getty Images.


Öyleyse, tam da bu noktada Shahidul Alam’ın davasına sadece dikkat edilmesinin değil, bizzat kendisinin önemli olduğunu üstüne basa basa söylemeye değer. Kendisi Çoğunluk Dünyası için şu zamana kadar güçlü bir ses oldu ve onun başına gelecekler bize, dünyanın çoğunluğundaki sanatsal seslerin kaderi hakkında çok şey anlatacak.

Bangladeş yetkilileri pazarlık ettiklerinden daha fazlasını elde edebilirler. Ülkede ve yurt dışında Bangladeş üzerine olan algıyı değiştirmeye hayatını adamış bir figürü hedef alarak, kendileri hakkındaki uluslararası algıyı değiştirmiş olabilirler; Tam da şu an, ülkedeki endişe verici devlet haklarının ince elenip sık dokunarak yeniden incelemesi gerekliliğini işaret ediyor. Ben öyle umuyorum. 

Ama şu anda bu Alam ve destekçileri için züğürt tesellisi. Onun hapsedilmesi gerçekten de dehşet verici. #FreeShahidulAlam.


Çevirmenin Notları:
1. Twitter’da @SalcaCocuk adlı kullanıcı, @BursaPhotoFest ekibine ve belediye başkanına şöyle sual etti:

“2012'de etkinliğinize katılan ve şu anda hapsedilmiş olan Shahidul Alam için bir bildiri yayımlamayı düşünüyor musunuz?” - #FreeShahidulAlam

Sonuç: Müspet-menfi bir geri dönüş yapılmadı. Etkinlik dahilinde Shahidul Alam’ın durumu ile ilgili herhangi bir bildiri yayınlanmadı.

2. Gölge Fanzin düzenlediği ankette sordu:

“Sizce 2012'de #BursaPhotoFest'e katılan ve şu anda hapsedilmiş olan #ShahidulAlam için #BursaUluslararasıFotoğrafFestivali Kurulu etkinlik sürecinde bir destek bildirisi yayımlamalı mı?” #FreeShahidulAlam #freeshahidul #ArtIsNotACrime

Sonuç: Bu ankete katılanların tamamı destek bildirisi yayınlanmasının gerekli olduğu yönünde oyunu kullandı. 


3. Shahidul Alam ile ilgili durumu konu edinen haberlere yerli basında pek rastlanmazken Evrensel’den Özcan Yaman ve Birgün'den Murat Yaykın bu konuya parmak basan birer yazıya imza attı.




Yorumlar