RÖPORTAJ: DİNÇER DÖKÜMCÜ - MORTAL
Fotoğraf severler hatırlayacaklardır... Gölge Fanzin'in bir önceki sayısında Suimasen Editons’ın kurucuları Erdem Varol ve İbrahim Karakütük ile yaptığım bir röportajı sizlerle paylaşmıştım. Bu girişimlerinin gelecekte daha sık duyulacağını da iddia etmiştim. Bu röportajda Suimasen Editons’a biraz ivme kazandırmak için Varol ile Karakütük’ü az biraz da sorgulamıştım... Hani tüm yayımlarınız bu mudur? Sizde başka bir olay yok mudur? gibisinden... Onlarda sağ olsunlar, benimle ileriye dönük planlarını paylaşmışlardı. Peşi sıra hormonlu bir Osmanlı tokatı gibi patlattılar çemçük ağızlı arsız suratıma 6 kardeşi... Bunun üzerine bir kadın (Arzu Arısoy) ve birkaç iyi adamla (Can Tanrıseven, Dinçer Dökümcü, İbrahim Karakütük, Okan Pulat ve Onur Girit) fotozinleri hakkında Facebook’ta kurduğumuz grup üzerinden bu röportajlar serisini gerçekleştirdik. Ortalama olarak 3 saat kadar süren bu söyleşiyi bitirdiğimizde memleket fotoğrafı adına belki küçük ama teşvik edicilik bakımından bir o kadar da büyük bir enerjiyi açığa çıkarttık. Hoş bendeniz, uzun süre sandalyede iğreti oturmaktan bir de flat-ass sendromuna yakalandım. O da bir başka şahane oldu ki değmeyin gitsin!
Not: Toplam 6 adet mini röportaj bulunuyor. Arzu Arısoy'un röportajını müteakiben her gün bir diğer röportaj yayımlanacaktır. Bilgilerinize.
Cenk Mirat PEKCANATTI: Dinçer merhaba!
Dinçer
Dökümcü
(dincerdokumcu_art):
Merhaba...
-
Çalışmanın adı sonda yer alsa da, ben bununla ilgili merakımı
başta gidermek isterim. Neden böyle bir tercihte bulundun? İzleyicini ismin
ön yargısından uzak bir seyre mi davet ettin?
-
Esasında başlangıçta aklımızda böyle bir isim yoktu. Kitabın
gidişatı bu yönde olunca, bizde sözü en sonra söylemek istedik.
-
Bu çok hoş...
-
Ayrıca ismin başta yazılması kapağın görselini bozabilirdi.
Kitabın editi ve ismi konusunda Erdem’in (VAROL) katkısı çok...
edit tamamen ona ait... İsim babası da O...
-
Tarzın geleneksel bir fotoğrafçıdan daha çok bir çağdaş
sanatçı izlenimi uyandırıyor. Fotoğraf dilini oluşturan
harflerin sadece bir tanesi gibi... Fotoğraflıyor... Resmediyor.... Malzemene fiziki müdahalelerde bulunuyorsun... Sen kendini bu anlamda nasıl
tanımlıyorsun?
-
Esasında ben kendimi ‘üretici’ olarak tanımlıyorum.
-Şıkmış...
-
Teşekkür ederim. Kullandığım malzemenin türünü uzun zamandır
önemsemiyorum. Ben yalnızca üreteyim istiyorum.
-
Birkaç portre ve birde tam boy görselde, fotoğrafla resmi
karşılaştırır ya da yarıştırır gibi bir izlenim edindim.
Böyle bir tavrın var mı?
-
Esasında resimler ve fotoğraflar farklı zamanlara ait... çağrışım
olsun... birlikte birbirlerini tamamlasınlar istedik. Yarıştırmak
diyemem... ama bütünlük sağlamak desem, daha doğru olur.
-
Fotozin'in genelinde Hindistan'da çekilmiş işlerden
bahsedebiliriz. Fakat birden ana mekandan koparak, diğer mekanlara atlamalar da yapıyorsun. Ben bunu kasıtlı olarak yapılmış bir tür
"glitch", yani küçük teknik bir aksaklık gibi
algıladım. Bu da mı farklı zamanlara ait oluşuyla alakalı?
-
Kitapta İstanbul, Berlin, Hindistan ve Nepal var. Buraları bir
bakıma bulunduğum yerlerdi. Fotoğraflarımın içeriği bulunduğum
bu yerlerdeki yaşam ve izlerden oluşuyor. Hayat her yerde aynı
yaşanıyor. Resimleri ise Zonguldak’ta yaptım. Orada yaşadığım
iki senenin ürünlerileri...
-
İlginç bir zamansal ve mekansal yolculuğu aktarıyorsun. Bu
oldukça keyifli...
-
Evet. Yolculuk ve yolda olmak keyifli...
-
Bu yolculuklara dair tecrübelerini resmedip, fotoğraflayarak
kendine has bir üslupta bir potada eriterek izleyiciye sunduğunu
söyleyebilir miyiz?
-
Kesinlikle söyleyebiliriz. Ben değişik şeyleri denemeyi ve bu
süreçte bir şeyleri öğrenmeyi seviyorum.
-
(gülerek)
Bir sandal dolusu insanla, lunaparktaki gondolu bir
araya getirmek muzipliği editörünün bir seçimi miydi?
-
Evet, editörümün seçimi... Ben çok sevdim.
-
O iki fotoğrafı bir araya getirdiğinde kendine has üslubuyla
gülümseyip, bıyık altından da güldü mü?
-
Evet... “Bak şimdi ne yapacağım” dedi. Sonra güldük. Bayağı
keyif aldık.
-
Edit sürecine dair aranızdaki ikili süreci paylaşabilir misiniz?
Erdem
Varol: Burada ben devreye girebilirim biraz. Dinçer için
yaptığımız edit sanatçının zihin haritası. Aslında editten
kastım her zaman o zihin haritalarını ortaya çıkarmak ve oradan
devam etmek oldu. Sonuçta binlerce görsel baktık, bu açıdan
Dinçer için yaptığımız edit biraz acılı bir süreçti.
Klasörlerce fotoğraf ve resmin ardından, neyi nasıl yapacağımız
konusunda aslında fikren ikimiz de sabittik. Bu harita bize dünyanın her
yerinde Dinçer’in aradığı ya da gösterdiği bir konuya dair
ipuçları veriyor ve aslında yine kendimize dair bilmediğimiz bazı
şeyleri gösteriyor. Yani Dinçer'in görselleri önce editi, daha
sonra da ismi belirledi. Görsel olarak izdüşümlerse yani fotoğraf
ve çizimlerin benzer şekilde yan yana gelişi (çizimler ve
fotoğraflar arasında üretim tarihi ve teknik farklılığı
düşünürsek) insan algısına dair bir şeyleri görmemizi
sağlıyor. Aslında nereden besleniyorsan, oradan dal verirsin.
Önemli olan şey tüm o serüven esnasında dal verdiğin yerleri
keşfetmek.
-
Güzel bir özet oldu.
-
(gülerek)
Bir tür kartviziti andıran mini resimde bir diğer
sürpriz... Yoksa hamili kart fotozininiz midir?
-
(gülerek)
Evet.
-
Bu küçük ama keyifli ayrıntıdan biraz bahsedebilir misin?
-
Ben daha önce de böyle bir şey yapmıştım. Fuam'da dead end bir
kitap yapmıştım. Sonra onun belgesel fotoğraf günlerinde Salt
Galata'da kitap sohbetleri oldu. Herkesin bir masası ve önünde
sandalyeler vardı. Ziyaretçiler oturup, kitap hakkında sohbet
ediyorduk. Bende öncesinde benle sohbete gelen kişilere küçük
hediyeler vereyim diyerek başlamıştım. Renkli zarflara koyup,
ardından hangi zarfı istersiniz şeklinde... Onların da içlerinde
çizimler vardı. Ve hoş oldu. Bunun içindekiler farklı ve bu
fotozini özel kılmak için...
-
Kulağa da hoş geldi an itibariyle...
-
Her birine ayrı çizimler yaptım. Küçük hediyecikler...
-
Değişik adamsın Dinçer vesselam... Her dileğin gönlünce olsun.
Daha ne diyeyim? Var mı senin eklemek istediğin bir şeyler?
-
Bu dünyadan olmadığımı düşünüyorum. Çok teşekkür ederim,
hepimiz için güzel şeyler olacak.
-
Eminim... (gülerek)
Bu dünyadan olmadığına değil, aman sakın
yanlış anlama... Güzel şeyler olacağına...
-
(gülerek)
Yanlış anlamadım. Son olarak
bu kitabın oluşum sürecindeki desteklerinden
dolayı Suimasen Editions'a
teşekkür ediyorum. Ayrıca her daim
süren desteği için Erdem'e bir kez daha teşekkür
ederim. Çok keyif aldım.
-
Eyvallah! Kalp kalbe karşı...
Not: mortal adlı fotozini edinmek isteyen fotoğraf severler, Dinçer DÖKÜMCÜ'nün instagram hesabı aracılığıyla kendisiyle iletişime geçerek tedarik edebilirler.
Bu röportaj; Gölge Fanzinin 18. sayısında yayımlanmıştır.
Gölge Fanzinin bu sayısını aşağıdaki bağlantıya tıklayarak okuyabilirsiniz.
https://issuu.com/cenkmiratpekcanatti/docs/gf-18
alternatif olarak;
http://golgefanzin.com/
Bu röportaj; Gölge Fanzinin 18. sayısında yayımlanmıştır.
Gölge Fanzinin bu sayısını aşağıdaki bağlantıya tıklayarak okuyabilirsiniz.
https://issuu.com/cenkmiratpekcanatti/docs/gf-18
alternatif olarak;
http://golgefanzin.com/