ELEŞTİRİ: KISS&BET - BENNU GEREDE


©Bennu Gerede - 2012 


Nişantaşı’ndaki Chalabiart Gallery, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde açılan Bennu Gerede’nin ‘kiss&bet’ isimli fotoğraf sergisine 31 Mart’a kadar ev sahipliği yaptı.


Fikir – Zikir Meselesi


‘kiss&bet’ isimli serginin odaklandığı konu geleneksel ata sporumuz olan yağlı güreşti. Peki Gerede neden bu konuya objektifini doğrultmuştu? Amacı neydi?

Gelin bunu noktasına virgülüne dokunmadan, Bennu Gerede’nin kendi ifadelerinden öğrenelim. Bir serginin anatomisini birlikte tahlil edelim. Fakat bunu yaparken, fotoğrafa karşı samimi olalım. Emeğe, özgünlüğe!!! ya da sunuma değil bir fotoğraf sergisini oluşturan ana unsura, yani fotoğrafa ne verdiğini sağ duyuyla çözümleyelim. 


"Geleneksel Yağlı Güreş müsabakası erkek vücudu politikalarının, erkek gücünün güzelliği ve erkek gücünün belirsizliğinin aynası bence... 


Uzun zamandır Türkiye'deki yağlı güreş turnuvaları beni etkilemiştir.

Pehlivanların güreşlerini, başladıkları ufak yerleşim birimlerinden, ulaştıkları Kırkpınar finallerine kadar neredeyse hiç bir küçük karşılaşmayı kaçırmayacak şekilde takip ettim.

Bu unutulmuş spora duyduğum büyük hayranlık ve saygıyla, 'kısbet' denilen efsanevi deri pantolonlar içindeki erkek gövdesinin bu en güçlü biçimlerinde beliren erkeğin üstün hâkimiyetinin farkındalığını ve tensel duyarlılığını portrelemeye çalıştım. Erkekliği tanımlarken, Geleneksel Yağlı Güreşi kendi dişiliğimi ve büyük adamlarımızın dünyasını, kahramanlar olarak yansıtacak bir araç olarak kullandım. Benim hediyem, bu büyük mirası onurlandıracak ve artık unutulmaya yüz tutmuş değerleri hatırlatacaktır.

™Swarovski kristallerini kullanarak, geleneksel kısbet'lerin form ve zarafetinden ilham alan fotoğraflarıma üçüncü bir boyut katmayı amaçladım. Bu görsellerin üzerine elle işlenen kristaller, kısbet ve güreşçilerin erotizm, güzellik, güç ve erkeklik ile birleşiminin minimalist yaklaşımına, modernlik katmayı hedeflemektedir.

Arenanın tanrıları olarak bu erkekler, kendi ataerkil mirasımıza saygının çöküşü ile yüzleşen geleneklerimizin ölümsüz efsaneleri haline gelmektedirler."


Evet… Fotoğrafçının sergisi hakkındaki kişisel yorumları basın bülteninde böyle aktarılmıştı. Nasıl ama? Etkileyici… Öyle değil mi?

Öncelikle bu büyük mirasımızı onurlandıran ve unutulmaya yüz tutan değerleri hatırlatan incelikli hediyesi için Gerede’ye bir teşekkür etmek gerekli… 

Hele son cümlesi ki; Sanki bu aralar oldukça popüler olan Spartaküs dizisinin tanıtımından alınmış gibi… Tüylerim tiken... tiken oldu. Kıspetimi giyip, Taksim Meydanı’na çıkasım geldi. Şöyle mis gibi yağlı yağlı…


Medya Takibi


Sergi üzerine bu eleştiriyi yazmadan önce, gayet tabi ki sergiye gittim. Açılışta, Erol Aksoy ve Sinem Yörük az ama öz, saygın konuk topluluğu arasında göze batan isimler arasında yer alıyorlardı. Basın sergiye ciddi bir rağbet göstermişti. Konuk başına 4 basın mensubu, 2 kameraman düşüyordu. İnternette, Tv’de, görsel ve yazılı basında yer alan röportajların tamamını okudum… izledim… dinledi Anlayacağınız dersimi çalıştım. 

Dileyenler fikir sahibi olmak için, aşağıdaki bağlantılardan birkaçına göz atabilirler. 




Peşinen görüşümü yazayım: ‘kiss&bet’ lüzumsuz bir sergi… 


İsim Meselesi 


Öncelikle serginin ismine kısaca değinmek istiyorum. Fotoğrafçı, öpücük anlamına gelen İngilizce ‘kiss’ kelimesiyle olaya eğlence katmak istediğini… ‘bet’ yani yine İngilizce bahis anlamına gelen kelimeyle de güreşlerdeki kazanma-kaybetme üzerine kurulu felsefeyi vurgulamak istediğini söylüyor. 

Şimdi sıkı durun, yorumumu yapıyorum: BAAAK! Yorumumun yeterince derin ve manidar olduğunu düşünerek, hemen sergiye dair bir başka hususa geçiyorum. 


Yuvarlanan Taş Gibisin Bebişim…


©Fred Brathwaite (Fab 5 Freddy) – Crystal Punch 

Gerede, sergiye 3. boyut ve kadınsı bir farklılık katmak adına ™Swarovski taşlar kullandığını söylüyordu. Aslında firmadan sponsorluk talep etmesine rağmen, konuyla pek ilgilenmemişler. Bana kalırsa bunda şaşılacak bir durum da yok. Çünkü beden konturlarına, kıspetlere, aksesuarlara, v.d.lerine eklenen bu taşlar, fotoğrafları oldukça bayağı kılmış. Kanaatimce en kibar deyişle; ‘gereksiz’ olmuşlar. İnanın ‘kitsch’ bir hava katmaktan dahi uzak kalmışlar. Bundan ötürü de markasının itibarını düşünen bir firmanın, fotoğrafçının sponsorluk talebini yanıtlamaması ya da olumsuz yanıtlaması oldukça doğal… Ve lakin siteme mahal yok. 

Gerede’nin oğlunun çok sevdiği, Fred Brathwaite'in işlerinden apardığını itiraf ettiği yaklaşım, ™Swarovski’nin sponsorluğunu esirgemesinden dolayı tüyleri yolunmuş tavuğa dönmüş. Cıscıbıl kalmış. Paris Parsons School of Art ve Design Fotoğraf Bölümü’nde eğitim almış bir fotoğrafçı, ‘nasıl bir ekolün’ ya da ‘bağımsız görüşün’ tesiriyle böyle bir tercih yapmış? Bakın bu konuda hiçbir fikrim yok. 

Don't Imitate, Originate Israrla kişisel bir fikir yürüt derseniz… O zaman bende satış için al-beni yaratmak derim ki, yukarıda bağlantılarını verdiğim röportajları dikkatle izleyen, okuyan kişilerin Gerede’nin bu gerçeği ağzından kaçırdığını da fark edecekler.

©Fred Brathwaite (Fab 5 Freddy) – Crystal Punch –Detay

Kendisi ise ™Swarovski taşlar konusunda sadece bir kişinin, bunları gereksiz bulduğunu söylediğini dile getiriyor. İşte nadide bir pırlanta… Gerçek bir dost… Üstelik kibar… Kıymetini bilmek gerekli…

Aşağıdaki link ağır abi Fred Brathwaite ile ilgili, hem işlerini de görürsünüz. Karar veririsiniz. Ayrıca yazının içerisine Fred babanın bir iki işini de koydum ki, bağlantılarla uğraşmaya vakti olmayanlarınız, Gerede’nin işleriyle hemen karşılaştırabilesin. 


Alternatif: Crystal Punch Series - http://fab5freddy.com/new-work/


©Fred Brathwaite (Fab 5 Freddy) – Sparkly Pole Dancers - Detay 

Bennu Gerede’nin sergisinde konu edindiği yağlı güreş, uzun yıllardan beri birçok fotoğrafçı tarafından fotoğraflandığı için bana fazlasıyla aşina… Yağlı güreşlerle ilgili yüzlerce hatta belki de binlerce fotoğraf görmüş bendeniz için hiçbir yeni söylemde ya da bakış açısında değiller. 

Ama hakkını vermek gerekli sergide yer alan fotoğraflar, baskı kalitesi açısından değerlendirildiğinde başarılıydı. 

Açıkça ifade etmek isterim ki bu eleştiriyi yazarken bendeki tam bir Marcus Antonius kafasıydı: Dolayısıyla bu eleştiriyi Gerede’yi gömmek için yazdım, övmek için değil… 

Bennu Gerede Kimdir? 

1971, İstanbul - Film yönetmeni Canan Gerede’nin kızıdır. İstiklal savaşı kahramanlarından Hüsrev Gerede’nin ise torunudur. 1995 yılında Paris Parsons School of Art ve Design Fotoğraf Bölümünü (grafik bölümü ile eşzamanlı olarak) bitirdi. Çeşitli reklam ve filmlerde rol aldı.

http://www.bennugerede.com/