ELEŞTİRİ: CENGİZ AKDUMAN: Karanlığın Parıltısı/İstanbul Geceleri ve BÜLENT ÖZGÖREN: Işığın Peşinde

Bülent Özgören

İstanbul Fotoğraf Merkezi’nde Cengiz Akduman’ın “Karanlığın Parıltısı/İstanbul Geceleri” isimli sergisi vardı. Sergi broşüründe yazdığına göre, Akduman yıllarca gündüzünü fotoğrafladığı kentin gecesini de belgelemek istemiş. İlk başlarda teknik zorluklarla karşı karşıya kalsa da pes etmemiş. Birden Kodak’ın pek yakından tanımadığı bir malzemesi olan Tmax P3200 film ile tanışmış. Projenin ortaya çıkması için söz konusu olan tüm engeller bu sayede ortadan kalkmış. Bu sergi ilk bir yılın sonunda elde edilen fotoğraflardan oluşan, projenin tamamı hakkında değil ama çekimlerin hangi üslupla, hangi duyguyla yapıldığının ipuçlarını veren bir sergiymiş. Netice itibariyle bu sergi, Akduman için bir albüm projesinin en önemli ve çetin ilk sınavı durumundaymış.

Tüm bu yazılanlar Akduman’ın kişisel fikirleriydi. Peki fikirleriyle, zikri olan “Karanlığın Parıltısı/İstanbul Geceleri” projesi ne kadar uyum gösteriyordu. Maalesef, sergi hakkındaki iddiaların tümü kağıt üzerinde kalmıştı. Ortada alelade gece fotoğraflarından başka bir şey yoktu.

Bunun nedenlerine gelince; öncelikle işler, Akduman’ın kendisinin de bahsettiği üzere, daha bir eskiz tadında, dolayısıyla sergi projesi olabilecek durumda değil. Fotoğrafçı serginin temasını oluşturan İstanbul gecelerine ne şekilde yoğunlaşacağı konusunda kararsız bir izlenim çizmiş. Belli başlı bir konu üzerinde yoğunlaşamamış.

Ne bileyim, örneğin önümüze konan İstanbul gecelerini büyüleyici kılan panoramalardan oluşan bir proje değil... Akduman’ın objektifi hareketli İstanbul gecelerinin isimsiz kahramanlarının yaşamlarına da yönelmemiş... Gece teması metaforik göndermelerle sorgulanmış izlenimi de uyandırmıyor...

Bu yüzdendir ki, proje bana gece çekim teknikleri konusunda bilgi sahibi herhangi bir fotoğrafçının kotarabileceği düzeyde fotoğraflardan oluşmuş düşüncesi uyandırdı. Akduman’ın iddia ettiği biçimde belli bir üslup ya da duygudan bahsetmek olanaksızdı.

Ayrıca, fotoğrafçının projesini hangi Kodak filmle çektiğini, hangi Kodak kağıdı kullandığını ve tüm bunları hangi Kodak banyo ile banyo ettiğini bizle paylaştığı için kendisine teşekkürü borç bilirim.

Sponsorların, biz fotoğrafçıların iş birliği içerisinde olması gereken kişi ya da kuruluşlar olduğu kesin. Sponsorluğun karşılıklı faydaya dayalı olduğu da su götürmez. Fakat, bu belli bir düzeyde yapılmalı. Öyle, kör gözüme kör parmağım değil.

İstanbul Fotoğraf Merkezi’nde açılan bir başka sergide Bülent Özgören’in “Işığın Peşinde” isimli sergisiydi. Bu sergi ile ilgili yorumumu fazla uzatmayacağım. Çünkü gerek yok. Bülent Usta, sen ışığın peşinde olmaya devam et. Ellerine sağlık. Sergiyi gezeceklerin gözüne afiyet. Yalnız, 3-5 zayıf, dolgu fotoğrafı gözümden kaçmış değil. (15 Ocak – 20 Mart 2004)


⚔️


Yorumlar