ÇEVİRİ: Fotoğraflarda Ne Eksik? - A.B Watson

A.B Watson, Eylül 6, 2018




Genelden tutun da kendi çalışmalarıma kadar fotoğraflardan eksilen bir şey, uzun zamandır beni rahatsız ediyor. Hepimizin Instagram akışlarındaki gerek kişisel gerekse ticari fotoğraflardan bahsediyorum. Nihayetinde bunun ne olduğunu, fotoğraflarda neyin noksan olduğunu buldum; hikayeler... 

Lüzumlu bir tekzip; burada foto-muhabirlikten ya da Pulitzer Ödülüyle ilgili bir şeyden bahsetmiyorum. Bunlar önemli, paylaşılması ve dünyaya anlatılması gereken gerçek hikayeleri olan fotoğraflar... Bahsettiğim fotoğraflar kişisel, yaratıcı, sanatsal, çoğunluktaki, ana akımdan olanlar... 

Fotoğrafta, odada bir sandalye ya da poz vermekte olan bir model gördüğümde, kendi kendime estetik açıdan ne denli güzel olduğunu düşünüyorum. Bunun ötesinde de hiçbir şey umurumda olmuyor. Görüntüye dair kişisel bir yönelimim yok, o sandalyenin neden orada olduğu, modelin neden poz verdiği veya oturduğunu ya da sandalyeyi belki de satmak gayesinden başka bir şey olmadığını anlatan bir hikaye yok. Bir manzara... sadece bir manzaradır, insanların neden onlara bakmaktan sıkıldıklarını anlayabiliyorum. Fakat bu orman manzarası, bir yıl önce Palmiye yağı üretimi için kesim yapılan bir yere aitse, o zaman önemli bir öykü haline geliyor.


Anladığım kadarıyla, gırtlağımıza kadar görsele boğulmuşuz, onlara o denli doymuşuz ki, sadece bizi uyaran şeylere bağlanıp, dikkat ediyoruz. Yeni bir araba, telefon veya kamera satın aldığınızda, aniden etrafınızdaki hemen herkesin bu nesneye sahip olduğunu fark ettiğinize bahse girerim. Fakat işin aslı şu ki; herkes aniden bunlardan birer tane edinmemiştir. Sadece siz onları yeni fark etmeye başlamışsınızdır. Çünkü o markaya yatırım yapmışsınızdır ve bu sizin için önemli hale gelmiştir. Birkaç hafta öncesine kadar onları görmemiştiniz, ancak şimdi bu öğenin sizinle etkileşime geçtiğini fark ettiniz ve dikkatinizi çekti. Aynı şey ana akım fotoğraflar için de geçerli, pek çok görüntü görüyorum ama hiçbiri benimle kişisel düzeyde etkileşmiyor. Çoğunluğu sadece estetik açıdan tatmin edici, hoş, güzel... Bu nedenle, görüntülerin çoğunluğu hatırda kalıcı değil. Öyleyse insaniyetimizle ilgili tüm bu hikayeler nerede? 

İşlerimde genellikle insan unsuru yer almıyor, ekseriyetle manzara ve still-life fotoğrafları çekiyorum. Çalışmalarımın ardındaki anlam; teknolojiden kopmak, telefonu kapatmak ve farkında olmak, 'Zen' olmaktır. Bir fotoğrafımla karşılaştığınızda, bu bilgiyi ya da bağlamı sadece ona bakarak elde edemezsiniz. Sadece estetik olarak tatmin edicidir. Mükemmel değilim, aksine işlerim bir mesaj ya da hikayeden tamamen mahrum. Çalışmalarım, ne yapılmaması gerektiğine dair iyi birer örnek ve iyileştirmem gereken birçok eksik yönüm var. Bu yüzden de önce kendi söküğümü dikmem gerekiyor. Peki fotoğrafa bir hikaye nasıl katılıyor? 


Bir hikayeyi anlatabilmek için, bir tanıtıcı yazı, öykü, anlatıma dayalı yapısı olan bir fotoğraf dizisi ya da makaleyi kullanabilirsiniz. Görüntünüzün yanı sıra bir makale, müzik, ses veya diyalog yer alabilir. 

Fotoğraf galerilerinde, çalışmanın ardında yatan bağlamı veya sanatçının görselleriyle neye çaba sarf ettiğini anlatan tanıtım yazılarını okumayı seviyorum. Bu metinler fotoğrafa daha fazla güç ve insaniyet katıyor. 

Humans of New York projesini bir düşünün, eğer tüm gördükleriniz sadece birer portreyse bunların güzel birer fotoğraf olduğunu düşünür ve devam edersiniz. Ama bu işlerin altında bu portredeki insanla ilgili uzunca bir metin vardır. Bu hikayeler oldukça kişiseldir. Bu yüzden de birçok insan Brandon Stanton’un çalışmalarıyla etkileşime girer. Fotoğrafların, imgelere iliştirilmiş birer kişisel hikayesi olduğu için bu bizim onlara sempati duymamıza sebep oluyor ve bizleri konuyla ilişkilendiriyorlar. 

Keşke arka planlarında hikaye olan daha birçok fotoğraf olsa... Fotoğraf çekmiş olmak için fotoğraf çekmenin kötü olduğunu söylemiyorum. Güzel bir manzaranın anlamsız olduğunu ya da editöryal yayılımın değersiz olduğunu söylemiyorum. Bunların hiçbirini kastetmiyorum, sadece bir fotoğrafın neden çekildiğine dair biraz daha fazla içerik edinmeyi seviyorum. 

Çektiğiniz fotoğraflar estetik olarak güzelse, o anlam ve değeri paylaşmakta başarılı olmuşsunuzdur. Doğruluğuna dair kuşkularım olsa da; şayet çektiğiniz fotoğrafları sadece kendiniz içinse, “o zaman harika! her şeyi fotoğraflayın” derim. Şahsen, fotoğrafınızın ardında yatan hikayeyi, anlam ve geçmişini ya da duyguyu bilmek isterim. Lensiniz aracılığıyla gördüklerinizi veya hissettiğinizi ifade edin, hayal gücü ve mesajınız aracılığıyla bana hissettirin, bir hikayeyi paylaşın… Kendi hikayenizi... 

Ezginin Günlüğü - Eksik Bir Şey