ÇEVİRİ: ANA SAYFADA BİR KATİLİN FOTOĞRAFINI YAYINLAMAK... BUNU NEDEN YAPASIN Kİ?
Halihazırda birçok okuyucu, Pazartesi günü The Times'ın bilinçli şekilde rahatsız edici bir fotoğrafı ana sayfasında kullanmasını protesto etmek için eleştirilerini iletmişti. Fotoğraf, dakikalar önce katlettiği Türkiye Rus Büyükelçisi'nin cansız vücudunun yanında duran takım elbiseli ve kravatlı bir tetikçiyi gösteriyordu. Etik ve standartlar konusunda editörlerin düşünme biçimini sizinle paylaşabilmek adına, bu fotoğrafı kullanma kararı aşamasında yer alan künye editör yardımcısı Phil Corbett'e bazı sorular yönelttim.
Liz Spayd: Okurlara bu kararın (hassas görüntülerin yayımlanıp, yayımlanmama) nasıl alındığını açıklayabilir misiniz? Karar aşamasında kimler vardı? İncinmiş okurları ve kurbanların ailelerini dikkate alarak; 'manevi habercilik değeri' kavramını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Phil Corbett: Böylesi durumlarda, bir fotoğrafı kullanıp kullanmama konusundaki tartışmalar hikayeyi düzenleyen editörler, fotoğraf editörleri, ana sayfa ve mobil yayınımızdaki öykülerin nasıl işlendiğini denetleyen editörler arasında başlıyordu. Böylesi büyük bir son dakika haberi ya da özellikle hassas bir fotoğrafın kullanılması durumunda yönetici seviyesindeki bir editöründe dahil olması muhtemeldir.
Bu vakada, hepimizin fotoğrafın ana sayfada yer alması gerektiğine karar verdiğimizi düşünüyorum. Öncelikle, Suriye'deki Rus tutumu ve çeşitli ülke ve gruplar arasındaki gerginlikler göz önüne alındığında bu önemli bir haber... Ve fotoğraf saldırının şok edici niteliğini çok net gösteriyor. -Çok daha güçlü... sadece hikayenin kendisi açıklamaktan çok daha güçlü, diye düşünüyorum. İyi giyimli bir tetikçi, zarif bir düzenleme- Tüm bunlar haber değerinin bir parçasıdır. Fotoğraf şaşırtıcıyken, gereksiz yere kanlı veya sansasyonel değil...
- Hikayenin ana sayfada mı, yoksa yarın ki gazetenin ön sayfasında mı yer alacağı konusunda farklı standartlar var mı?
Bazı durumlarda, evet!.. Kimi zaman bir fotoğrafın basılması için, haber değeri ve yeterince önemi olup olmadığına karar veririz. Fakat ana sayfanın en üstüne ya da basılı ilk sayfanın tepesine koymayız. Okuyucular böylesi fotoğraflara soğuk, hazırlıksız ya da ne göreceklerine dair seçimleri olmaksızın geliyorlar. Bu yüzden bizde duyarlı olmak adına ekstra özen göstermeye gayret ediyoruz.
Diğer taraftan okuyucular ana sayfadan belirli bir yazı okumak için tıkladıklarında, ya da fotoğraflardan oluşan bir slayt gösterisi aracılığıyla takip etmeye karar verdiklerinde, içerik için hazırlıklı olmaları daha olasıdır. Örneğin, Filipinler'deki uyuşturucu ilintili cinayetler hakkında bastığımız güçlü fotoğrafların düzenlenmesi konusunda editörler kılı kırk yardılar. Ve habere fotoğrafların ne denli rahatsız edici olduklarına dair açık bir uyarı dahil ettik.
Ankara vakasında, ana sayfada yer alacak fotoğrafla ilgili gönlümüzün rahat olacağına karar verdik. Ama durumun potansiyel olarak daha rahatsız edici olan videosuna böylesi bir öncelik vermeye hazır değildik. Videoya bir bağlantı vardı. Fakat videoyu ana sayfamızdan yayımlamadık.
- Niçin fotoğrafı büyükelçinin cesedinin görülmeyip, sadece tetikçinin görüleceği bir şekilde kadrajlamadınız?
Bu haber fotoğrafının çarpıcılığını gerçekten de azaltacaktı. Şayet fotoğraf kanlı ya da korkunç olsaydı, bu seçeneği düşünmüş olabilirdik. Ancak bu vakada böyle bir müdahalenin gerekli olduğunu düşünmedik.
- Hiç The Times'ın korkunç bir fotoğraf veya görüntüyü kullanmamaya karar verdiği bir vaka aklınıza geliyor mu? Şayet geliyorsa buna neden izin verilmediğini açıklar mısınız?
Yayımlamamayı tercih etiğimiz pek çok fotoğraf var. Ne yazık ki, hemen her gün fotoğraf editörlerimiz Suriye'den terörist bombalamalarıyla ve diğer durumlarla ilintili üzücü, hatta tüyler ürpertici birçok savaş veya katliam imgesi görüyorlar. Bu gibi görüntülerin bitmek tükenmek bilmez akışı, okuyucuları rahatsız etmek yerine eni konu duyarsızlaştırır.
Şiddet içerikli veya üzücü bir görüntü yayımladığımızda, genellikle bu gerçekten de haber önemi olan bir durumdur. Ya da durumun ağırlığını bilhassa güçlü bir şekilde nakledebilir.
***
Benim çıkarımım şu: Saldırının korkunç mahiyetini okuyucuya iletmek adına, bu fotoğrafın ana sayfadaki kullanımının gerekli olduğu konusunda The Times editörlerine bende katılıyorum. (diğer haber sitelerinin birçoğu da aynı tercihi yaptı.) Görsel imgelem, insanların duygularını etkileme ve bazen tarihin gidişatını değiştirme gücünü çok önceden kanıtladı. Fotoğraflar bunu, makalelerin nadiren yapabilecekleri şekilde kolaylıkla yapabilirler: Felluce'deki köprüde asılı sivilleri ya da bir Türk sahilinde boğulan Suriyeli bir oğlan çocuğunun (Aylan*) yüzen cesedini bir düşünün... Bu tür görüntüler, ana sayfa ya da sabah gazetesini açan bu konuda uyarılmamış okuyucular için beklenmedik şekilde acımasız olabilir. Bu kullanımları ile ilgili olarak kararların özenle alınması gerektiği anlamına geliyor. Fakat yetkililer bunu yaparken aynı zamanda gözü kara da olmamalılar.
*Fillerin tepişip, çimenlerin ezildiği bu devranda ben adını unutmadım. Umarım sizler de unutmazsınız: "Bodrum'da 14 kişinin bulunduğu fiber teknenin 2 Eylül 2015'te batması sonucu Suriyeli Aylan bebeğin de arasında olduğu 5 kişinin ölümüyle sonuçlanan olayda, minik Aylan'ın cansız bedeni Akyarlar Mahallesi'ndeki Fenerburnu sahiline vurdu."
Konu ile ilgili diğer yazılar için aşağıdaki bağlantıları tıklayınız;
-İSTER MİYDİNİZ?-
-BU GÖRSEL DÜNYANIN NEDEN PROFESYONEL FOTOĞRAFÇILARA İHTİYACI OLDUĞUNUN GÜZEL BİR KANITI-
Çeviri: Cenk 'Mirat' PEKCANATTI