ÇEVİRİ: FOTOĞRAFÇILIKTA GÖRSEL HİKAYE ANLATIMININ ÖNEMİ



İyi anlatılmış bir hikayeyi istisnasız herkes sever, çünkü hikayeler insanların duygularını uyandırmanın en iyi yoludur. Hikayeler bizi heyecanlandırabilir, güldürebilir, ağlatabilir ya da bir başkasıyla empati kurmamızı sağlayabilirler. Fakat belki de hikayeler hakkında en iyi şey göreceli olarak basittir: başkaları ile ilgili hikayeler kendimizi daha iyi anlamamızı sağlar. İşte görsel hikaye anlatıcılığının fotoğrafçılıkta bu kadar önemli bir rolü olmasının nedeni de budur. Fotoğrafçılığınıza hikaye duygusu eklemek için gerekli olan üç önemli ipucu sizler için aşağıda sıralanmaktadır. 

Duygu Uyandırma Yeteneğinizle İlgili Bolca Pratik Yapın! 

Şayet “hikaye” bir “cümle” ise, o zaman “duygular” da “kelimeler"dir. Bu yüzden, görsel hikayeler yaratma yeteneğimizi geliştirmek konusunda daha teferruatlı mevzulara girmeden önce, fotoğraflarımızdaki duyguları uyandırmaya çalışalım. Belirli bir duyguyu uyandıran bir görüntü oluşturmak amacıyla sahaya; yani sokaklara, doğaya çıkın ya da bir stüdyoya girin. Öncelikle mutluluk ya da üzüntü gibi temel duygularla başlayın. Bu hiçte göründüğü kadar kolay değildir. Evet, mutluluk hissi uyandırmak için, gülen birisini fotoğraflayabilir veya birinden sizin için gülümsemesini isteyebilirsiniz. Fakat bu çok kolay ve sıradan, değil mi? Ayrıca, herkes zorlama bir gülümsemenin ya da sırıtışın ardında saklı karamsarlık ve hüzün duyguları olabileceğini biliyor. Bir anda gerçekten mutlu birine rast gelip fotoğraflamak, kesinlikle başlı başına zorlu bir mücadeledir. Sıra dışı düşünmeye çalışın ve yaratıcı olun. Mesela mutluluk denince aklınıza hangi renkler geliyor? Bir nesne veya soyut bir imajla izleyicide mutluluk duygusunu çağrıştırabilir misiniz? 


Üzüntü kavramı hakkında düşünürken aklınıza ne türden bir ışık gelir? Sabahın erken saatlerinin kendine has o mavi ışığı mı? Yoksa sisli bir günde gözlemleyebileceğimiz tipte bir ışık mı? Temel duygularla ilgili yeterince uygulama yaptıktan sonra, çeşitli duygusal temalar üzerinde çalışmaya başlayın. “Aile”, “Yalnızlık”, “Korku”, “Sıcaklık” vs. gibi kavramları çağrıştıran çalışmalara odaklanın. Yine yaratıcı olmaya gayret edin ve kolay yoldan sonuca erişmeye çalışmayın. Örneğin: “Aile” kavramını, görselinizde insanlar olmadan çağrıştırmayı deneyin. 


Kahramanınızı Düşünün 

Herkül’den Shrek’e, da Vinci’nin “Mona Lisa”sından McCurry’nin “Afgan Kızı”na kadar, her güzel hikaye, izleyicilerin bağlantı kurabileceği öncü bir karaktere sahip olmalıdır. Bu baş karakteri daha önce üzerinde tartışılan duyguları uyandırmak için bir çeşit aracı olarak ele almalısınız. 

İyi bir baş karakter, izleyicilerde bir duygu uyandırabildikleri sürece, herhangi bir şey ya da bir kimse olabilir. Bir portre fotoğrafındaki ilginç bir yüz veya bir manzaradaki yalnız bir ağaca varıncaya kadar herşey dikkat çekici bir fotoğrafın konusu olabilir. 


Bazıları baş karakterleri mekanlar veya fotoğrafçılık tarzlarıyla karıştırırlar. Örneğin, bir pazar veya bir cadde baş karakter olamaz; bunlar yalnızca fotoğraflarınızın arka planını tanımlayan genel kategorilerdir. 

Mesela Vietnam Savaşı sırasında çekilmiş, Nick Ut'un Pulitzer ödüllü “Savaşın Terörü” fotoğrafı gibi, ikonik bir hikaye anlatımına sahip olan görselleri düşünün. Bu fotoğrafın sadece Vietnam'daki savaşla ilgili olduğunu söylemek pekte doğru olmaz, çünkü orada çekilen belki de binlerce fotoğraf var... fakat sadece birkaçı bu fotoğraf kadar etkili bir şekilde hatıralarımıza kazındı. Bu görsel Vietnam'daki savaşla ilgili değil; cehennemden kaçan dokuz yaşındaki bir kız çocuğu (daha sonra “Napalm Kız” olarak adlandırıldı) hakkındadır. Aslında dikkati çeken bu kızdı ve dünyanın dört bir yanıdaki insanların ilgisini üzerine çekmeyi başardı. O bu fotoğrafın baş karakteri -O, bu karenin kahramanı, derhal farkettiğin kişi. O fotoğraftaki tüm insanlar arasından, en çok hatırlayacağınız kişi.


Teknik açıdan, görsel hikayenizin baş karakterinin, tüm sahnede (veya karede) en çok dikkati çeken unsur olarak izleyicinin fotoğrafa odaklanmasını sağlaması gerekir. Bunu izleyici açısından; tıpkı balığın dikkatini çeken bir olta olarak değerlendirebilirsiniz. 

Kendi Eşsiz Görsel Sesinizi Oluşturun 

Neden fotoğraf çekiyorsunuz? Bu sorunun, hepimizin üzerinde düşünmesi gereken önemli bir soru olduğunu düşünüyorum. Bu ders verirken öğrencilerime hep sorduğum bir soru. Her birimizin fotoğrafçılığı hobimiz veya mesleğimiz olarak benimsememizin bir nedeni var. Öyleyse kendinize bir sorun – “Neden fotoğraf çekiyorsunuz?” 


“Çünkü fotoğraf çekmeyi seviyorum” - cevabı hiçte tatmin edici bir cevap değil. Daha da derinlere inmeli ve cesaretle kendinize sormalısınız: Bu anların fotoğraflanmasından ne gibi faydalar elde ediyorsunuz? Bu sorunun cevabı, sizin görsel dünyadaki eşsiz bakış açınızın ve sesinizin ne olduğunu anlamanıza yardımcı olacaktır. 


Öğrencilerimden biri, fotoğrafçılığın kaotik yaşamını düzene koymasına yardımcı olduğu söyledi, bu yüzden de “peyzaj fotoğrafçılığı”na ilgi duyuyor. Başka bir öğrencim, fotoğraf makinesini korktuğu şeylere doğrudan bakmak için kullandığını ve çoğunlukla “yalnızlık” ve “tenhalık” temaları üzerine çalıştığını söyledi. Öğrencilerimden bazıları fotoğrafçılığın (bunlar çoğunlukla doğa ya da sokak fotoğrafçıları) “avcılık” benzeri hissini sevdiklerini paylaşırken, Dark Fashion Phtography* ile ilgilenen öğrencilerimden birisi de fotoğrafçılığın karanlık tarafını sergilemesine yardımcı olduğunu bizlerle paylaştı. 

*Dark Fashion Photography: Bazen grotesk ve ölümle ilgili bazense modanın fetiş yönüne daha fazla odaklanan bir moda fotoğrafçılığı türü


Fotoğrafçılığın sadece doğru diyafram açıklığı, optik keskinlik veya fotoğraf makinesi ayarları değil, aynı zamanda “ifade”, “his” ve “bakış açısı” gibi diğer önemli unsurlar hakkında olduğunu asla unutmayın. 


Not: Fotoğrafların telif hakkı yazara aittir.