GÖLGE’DE RÖPORTAJ: CENK ‘MİRAT’ PEKCANATTI, KONU: YAPAY ZEKA VE FOTOĞRAFÇILIK
Gölge Fanzin: Bir fotoğrafçı olarak yapay zeka destekli görüntü jeneratörlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Cenk Mirat Pekcanattı: Öncelikle, genel olarak yenilik ve değişimle ilgili olarak bir hususun altını çizmek lazım. İnsanoğlu çevresinde ani bir yenilik ya da değişim söz konusu olduğunda, hele kendi mevcut koşullarından da memnunsa; aniden bir endişe duygusuna kapılıp... bir tehditle karşı karşıya geldiğini düşünerek bir panik yaşıyor. Mesela zamanında portre ressamları da bunu yaşadı. Çünkü fotoğraf dediğimiz teknoloji, 1839 yılında resmen deklare edildiğinde birden bire hepsini benzeri bir telaş aldı. Portre ressamları, uzun seanslar sonrasında bir resim tamamlarlarken, bu süreç model açısından oldukça zahmetli ve sıkıcı oluyordu. Üstelik birde ‘benzerlik meselesi’ vardı. Kimi resmini beğeniyor. Kimiyse ressam tarafından resmedilen temsilin kendisine hiç mi hiç benzemediğini düşünüp, beğenmiyordu.
Fotoğraf teknolojisi devreye girince, bütün bunlar birden bire tarih oldular. Doğal olarak, bu yeni teknoloji ressamları kaygılandırdı. Bazısı, “benim derdim ekmek parası” deyip, yeni teknolojiye entegre olarak birer portre fotoğrafçısına dönüştüler. Bir kısmı da buna ayak uydurmak yerine geleneksel portre ressamı olarak yoluna devam etti. Sonuçta herkes tercihlerinin sonuçlarını yaşadı. Şimdi ise biz benzeri bir durumu, yapay zeka destekli görüntü jeneratörleri özelinde değerlendiriyoruz. Kendi adıma bu konuda ilk başta çok net bir karar veremedim. Fakat, zaman içinde kafamda taşlar yerli yerine oturmaya yüz tuttular. Artı-eksi bağlamındaki değerlendirmelerim sonucunca, bu kaçınılmaz teknolojik devrime karşı kayıtsız kalmanın fotoğrafçılara zararı dokunacağını düşünüyorum.
Gölge Fanzin: Bu jeneratörlerin görsel sanatları daha demokratikleştireceği fikrini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Cenk Mirat Pekcanattı: Ben bu fikre katılmıyorum. İlk olarak ortaya konan görsel eserin, sanat değeri görebilmesi için, özel bir takım nitelikler taşıması gerekiyor. Y.Z destekli ya da organik zeka menşeili bir görselin, ‘sanat!‘ olması için bu kriterler varsa bunun plastik malzemesinin, teknik ya da teknolojinin ne olduğu bana kalırsa hiç önemli değil. Lakin bu teknoloji, yeteneksiz biri tarafından ortaya sanat değeri taşıyan bir iş koymak açısından daha geniş imkanlar sunacak, diye bir düşünce oluştuysa da, üretmek... ve türetmek arasındaki fark iyi anlaşılmalı... Ayrıca, ortaya konulan işin her şeyden önce alanında kendine has bir ifade taşıması, belki de öncü olması söz konusu olması gerekiyor.
Kaldı ki, süreç tanrı vergisi yeteneği ve dehasıyla sivrilen sanatçıların kıymetini netleştirmek adına iyi bir takım tespit ve gelişmelere de gebe olabilir. Buna biraz zaman tanımak ve süreci izleyip... dikkatle incelemek lazım. Hemen enseyi karartmamalıyız. Çünkü önümüzde bir misal olarak fotoğrafçılık dünyasını yakın geçmişte etkileyen, birlikte şahit olduğumuz bir dijital teknoloji ile yüzleşme serüveni var.
Gölge Fanzin: Görüntü jeneratörlerinin çalışma biçimlerini düşündüğümüzde, sanatçıların telif haklarının ihlal edildiğini düşünüyor musun?
Cenk Mirat Pekcanattı: Kesinlikle. Benim düşünmemin ötesinde, açık kaynaklı kodlardan takip edildiğinde bu prensipleri inceleyen herkesin fikir birliği edeceği hatta ettiği üzere, telif hakkı ihlalleri oluşuyor. Fakat bundan sebep herhangi bir sakınca olduğu düşüncesinde fikir birliği edilmesi, şimdilik maalesef söz konusu değil. Daha çok yeni bir teknoloji olduğu için de başıboş bir süreç yaşanıyor. Daha ziyade ‘kervan yolunda düzülür’, biçiminde bir yaklaşımla süreç işliyor. Amerika Birleşik Devletleri’nde Telif Hakları Ofisi, YZ aracılıyla üretilen sanatı telif hakkıyla korunamaz, Y.Z kullanılarak türetilen eserlere telif hakkı yoktur, diyor. Kimi başka ülkelerde çeşitli şartlara sahipse ‘olabilir’ deniyor. vs. vs. Bu durum ile ilgili olarak, geleneksel yöntemlerle çalışmayı sürdüren sanatçıların gerek gerçek, gerekse sanal ortamlarda bir takım protesto eylemlerini de görüyoruz.
Bu konuda da ortak kanının oluşması için yine zamana ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Ama çok uzun uzadıya bir zaman gerekmeyecek. Birkaç seneye kalmaz asgari müşterekte buluşulur diye düşünüyorum.
Gölge Fanzin: Bir görselin YZ ürünü mü? Yoksa bir insan tarafından mı yapıldığını nasıl ayırd edeceğiz?
Cenk Mirat Pekcanattı: Bu incelemeyi ülkemiz söz konusu olduğunda, şimdilik daha ziyade İnternet ortamında ve bir ekran vasıtasıyla yapıyoruz. Bundan kastım şu: YZ ürünü olan görsellerin basılı hale getirilip sergilenmesi daha yaygınlaşmadı. Bu da bizi oldukça sınırlıyor. YZ destekli görüntü jeneratörleri başlangıçta ‘el’ konusunda... daha doğrusu el benzeri karmaşık uzuvlar... yapılar konusunda... uygulama esnasında yakayı ele veriyordu. Fakat kısa bir sürecin ardından bu sorunda ortadan tamamen kalktı. Doğru promptlar (istem) kullanılarak, gerçeklik sınırları içer isinde kalınarak türetilen işleri gerçekten kimin yaptığını ayırt etmek gittikçe güçleşiyor. Kaldı ki, daha emekleme çağındaki bir teknolojiden bahsediyoruz.
Şimdilik bu konudaki ayrım için sadece görsel sanatlar ihtisasımızda edindiğimiz bilgi ve deneyimi kullanıyoruz. Elbette biraz da önsezi ile hareket ediyoruz. Fakat grup deneylerinde kendilerine sofistike işler sunulan uzmanlar bile faka basıyor. Bazı uygulamalardan bahsediliyor. Bunlar YZ tarafından türetilen görselleri ayırt edebiliyormuş. Ama benim birincil elden bir deneyimim olmadı.
Gölge Fanzin: Peki, YZ destekli görüntü jeneratörleri Belgesel Fotoğraf ve Foto Muhabirlik açısından bir tehdit oluşturabilir mi?
Cenk Mirat Pekcanattı: Her ne kadar belgesel fotoğrafçı ya da foto muhabir bir yere gittiğinde... bir konuyu seçtiğinde ve objektifini ona doğrulttuğunda kusursuz bir tarafsızlık örneği sergileyerek bir şeyleri belgelemiyor ise de, ortamdaki görsel izleri bizzat orada bulunarak zapt ediyor. Dolayısıyla kalkıp da, olay yerine gitmeye zahmet etmeden kısa yoldan sonuca erişmek ihtirasını taşıyan, gerçekte var olmayan olay ve kişileri var kılmak, olanları ise yapay zeka destekli görüntü jeneratörleri kullanarak çarpıtmak için kullanan fotoğrafçılar ortaya çıkınca ne olacak?
Tabi ki, iş bu noktaya varınca çok tehlikeli boyutlara erişecek. Hem de korkarım ki, kaçınılmaz şekilde ve kısa bir süre içinde erişecek. Sonuç olarak, bir latife de olsa, belki de belgesel fotoğrafın ve foto muhabirliğin ruhuna El-Fatiha! diyeceğiz.
Gölge Fanzin: Peki fotoğrafçılığın diğer branşlarında, YZ destekli görüntü jeneratörleri ile üretilen görsellerin kullanılabileceği ve faydası dokunacak alanlar var mı?
Cenk Mirat Pekcanattı: Önce şunu söylememe lütfen müsaade edin, ben asla YZ destekli görüntü jeneratörleri ile üretilen görseller yüzünden belgesel fotoğrafçılık ya da foto muhabirlik, ‘mutlak’ ve ‘kesin’ bir biçimde zarar görecek... bitecek demiyorum.
Buradaki püf noktası ‘niyet’, evet... niyet! İyi amaçlarla kullanacak olursanız bu jeneratörlerle olası bir geleceği mecazen söylüyorum; fotoğraflamak... görselleştirmek mümkün olabilir. Bu da toplumsal olaylarla ilgili bir konuda kamuoyu oluşturmak, dikkati çekmek için etkili olabilir.
Belki de böylelikle, belgesel fotoğrafçılık ve foto muhabirlikte YZ çağına adapte olmak için kendine yeni bir yaklaşım geliştirir.
Misal, yakın gelecekte insanoğlunun uğruna savaşlara gireceği bir mevzu bahis. Nedir bu? Elbette ki bu; ‘Su’ ya da ‘Susuzluk’ meselesi... Artık siz nasıl tercih ederseniz.
Susuzluk yüzünden milletlerin birbirine girmesini bekleyip, bu durumun yarattığı vahim sonuçları fotoğraflayarak insanlara sunmak yerine, vakit kaybetmeksizin bir YZ destekli görüntü jeneratörünü kullanarak, geçmişte bu konuda yapılan hataları tasvir eden ‘olası’ belgesel görüntüler oluşturabiliriz.
Ardından günümüzdeki kötü gidişatı, kelimeler yerine yine benzeri görseller aracılığıyla betimleyebiliriz. Bunlar doğru bir şekilde bir araya getirildiğinde az ya da çok... ama mutlaka etkili olacaktır.
Diğer taraftan bu jeneratörler, YZ çağına ayak uyduracak moda, reklam, ürün ve tanıtım fotoğrafçıları açısından muhakkak faydalı olacaktır. Zaten erken dönem örnekler de internette halihazırda gezinmeye başladı bile.
Genellikle müşteri, ajans ve fotoğrafçı üçgeninde ortak paydada birleşebilmek eskisi kadar zahmetli olmayacaktır. Çünkü artık geçmişteki gibi suya yazı yazarcasına somut olmayan yaklaşımlarla ilgili bitmek bitmeyen tartışmalar olmayacak. Paşa paşa promptunuzu yazıp, bir görsel oluşturup anında üzerine konuşabileceksiniz. Burası olmuş, şurası olmamış diyebileceksiniz. Storyboard (hikaye panosu) hazırlamak dahi gerekli olmayacak. Ayrıca yapım maliyetleri de oldukça düşecektir. Hatta belki de hiç olmayacaktır. Belki de masa başında alınacak kararların ardından ,yine masa başında çalışarak işler hemen bitirilebilecektir.
Yorumlar
Yorum Gönder