GÜNCE: BİR FOTOĞRAFÇININ GÜNLÜĞÜNDEN - 8


Bazen harbiden de bazı ticari müesseselerin fotoğrafımıza yaptıklarını Brütüs'ün Sezar’a ettiğinden daha beter buluyorum. Hele içlerinde biri var ki… Adamlar, 'Cart Atölyesi', 'Curt Atölyesi' diye, bir yığın atölye açarak, özellikle beyaz yakalı kesimi sömürüyorlar. Çünkü, fotoğrafa dair temel meseleleri bilemedin 4-5 haftalık ticari bir atölye dahilinde anlatıp, bitirmekten başka bir olaya soyunmazlarsa, 'Altın Tavuğu' kesmiş olacaklar…

Gerçi bu bir arz talep meselesi… Fakat, buralarda takılan elemanlar, bu işletmelerdeki eğitmenimsi canlıların gazıyla, birden bu işin allemi-cihanı kesiliveriyorlar. Ve sonuçta, bu gibi insanların cirit attığı bir fotoğraf camiası bana yegane ata sözünü hatırlatıyor. “Nerede çokluk, orada bokluk!”

Geçen gün icap etti, bu Cart!, Curt! atölyelerini düzenleyen bir mekana gittim. Mekanın sahibinin bir sergisi… Ve o gün, o saatlerde bir açılışı varmış. Hade! dedik, çıktık yukarı… Amanın Eyyy! Ki ne ey! Vallahi öyle kala kaldım. Adedi, 20 civarı kağıt üzerine aktarılmış, fotoğraf taklidi yapan kurnaz görüntüler, cambazlıklar yapmaz mı ortamda… Kollarını 'Fatih Terim' misali kavuşturan fotoğrafçıda, kendi mekanında eğitmen olan “Fotoğrafçı Amca” ile serginin birde utanmadan muhakemesini yapıyorlar.

Sonra biri çıka geldi. Üstadımsın sen hesabı bir muhabbetlerde… Ulan!.. Dedim… Alice, Harikalar Diyarı'na, bense kalkıp, 'Fotoğraf Sünnetçileri Diyarına' gelmişim. Neyse uzatmayalım. Dışarı çıktık.
Kendi kendime hem sordum hem de fırça çektim.

"Len soğan cücüğü! Sen şimdiye kadar ne yaptın bu zihniyetle savaşmak için..? Birde utanmadan sitenizde bu adamların haberlerine yer veriyorsunuz. Tüüü!.. Boyu posu devrilesiye kadın satıcısı…"

Tak! O günden sonra ilk olarak bu şirketin sitemizde yayınladığımız ilanlarına son verdim. Şimdi bu sömürü hegomonyasına temelden son verecek projemi yeşertiyorum. Allah kısmet ederse, 1-2 aya kadar bu elemanların, fotoğrafa ilgi duyanları sömürmek için kullandıkları bu metotlarını sona erdireceğim. Ha! O ve benzeri mekanlarda sosyalleşme merakıyla ve iliştirilmiş üst kimlikleri (Fotoğraf Sanatçısı) ile cirit atanları, ben değil kralı olsa engelleyemez.

Ağır ol da molla desinler Kurbağa Kardeş!.. Hepsi mi böyle bu mekanların? Yok mu içlerinde kıyak olanları?

Var tabi ki, şimdi kalkıp ta, arşival baskıyı destekleyen bir anlayışı geliştirmeye gayret gösteren, ama değişmelere ayak uydurmaktan geri kalmayan, önemli bir galerinin İstanbul’da da olmasına mekânlık eden, genellikle şık sergileri, olan koşullar içerisinde en iyi şekilde izleyici ile buluşturan, yurdumun genç fotoğrafçılarının kendilerini ifade edecekleri projelere destek veren, Uluslar arası etkinliklerin oluşumları için yükün altına giren, ticari mekan yok desem!.. Yanlış olur. Ama bu bir vizyon meselesi be kardeeeeşimmm… Vizyon!..

Gölge Fanzin, Sayı. 9 - Bahar 2007

Yorumlar