GÜNCE: BİR FOTOĞRAFÇININ GÜNLÜĞÜNDEN - 10
Güzel Sanatlar Fakültesi'nde geçen 5 yıllık süreç boyunca kantin köşelerinde, dersliklerde arkadaşlarımla sürekli fotoğraf üzerine tartışıp durduk. Ne yaptık ne ettikse de fotoğrafı bir türlü kurtaramadık. Ne akademik ortamlardaki gidiş hattı ne de amatörlere hizmet eden kurumlardaki tamamen ticari koşulları değiştiremedik.
Ne için kim için üretecektik? Ürettiğimiz projeler yerini bulacak mıydı? Bir kere ben fotoğraf projelerimi üretirken öncelikle toplumsal duyarlılık yaratma takıntılarıyla hareket ediyordum. Hala da bu zihniyeti sürdürüyorum. Neden mi? Bunun cevabı çok basit. Yaralıyım.
Hayatımda kötü giden bir şeylere 'dur’ diyesiye aradan bakıyorum da 30 yıl geçmiş. Koskoca 30 yıl!.. Hala bu kaypak dünyaya ayak uyduramıyorum. Ümit ediyorum ki insani kaygılarımın, kültürel seviyemin, sosyal koşullarımın gereğince sahip olduğum kapasitem nispetinde, benden daha küçük ama küçücük hayatlar yaşamakta olan insanlara bir nebze olsun mutluluk getireyim.
Onların zihninde ve gönlünde projelerim aracılığıyla ekmeye çalıştığım umut tohumları, yeşererek yaşama sevincinden ulu ağaçları olan bir tür enerji ormanına dönüşsün. En önemlisi onların sesleri duyulasıya benim gibi 30 yılları heba olmasın.
Bazen bir fotoğrafçı olarak kendimi adalet dağıtan haksızlığa uğrayanların hakkını arayan bir tür savaşçıya, bir partizana benzetiyorum. Elimde de büyük kalibreli bir silah var. “Bang!..” diye patlamıyor, benimkisi sadece “klik!..” ediyor. Öldürmüyor. Kişi ya da nesnelere ölümsüzlüğü armağan ediyor. Zamanı pıt!.. diye donduruyor.
Ezik egolu insan müsveddelerinin, ayak oyunları, riyakarlığı bunu engelleyemeyecek.
Hele o fotoğrafçı triplerindeki gudiliklerle hiç işim olmayacak. Ben, ben olabilmek için öncelikle kendimle mücadele edeceğim. İçimdeki kaosların efendisi olacağım.
Aksi takdirde bu ülkede fotoğraf adına bir şeylerin değişme şansı kalmayacak, ben ve aynı yolda benimle beraber yürüyen arkadaşlarım, her kim ne derse desin zamane için belki de yegane şansız. Bizim giydiğimiz ateşten gömlek ve de denyoluk olarak adlandırılan ideallerimiz günün birinde illa değişimi başlatacak. Hatta başlattı bile…
“Ego et rex meus”
Gölge Fanzin, 2005
Yorumlar
Yorum Gönder