RÖPORTAJ: MİRATIN PUSLU FOTOĞRAF ATLASI (Milliyet Sanat, Seyhan Akıncı - Aralık 2025)

"Fotoğrafın Mesaj Verme Etkisi Azalmış Durumda"


Seyhan AKINCI: Görüntünün her şey olduğu bir çağda fotoğrafın felsefesi üzerine konuşmak iddialı geliyor. “Mirat’ın Puslu Fotoğraf Atlası” podcast’i nasıl bir ihtiyaçtan doğdu?

Cenk 'Mirat' PEKCANATTI: Tamamen yokluktan! “Mirat’ın Puslu Fotoğraf Atlası” aslında bir eksiklik duygusundan doğdu. Nitekim, ülkemizdeki fotoğrafçılıkla ilgili ilk podcast’tir. Fotoğrafın felsefesi, kuramı ve etiği üzerine yoğunlaşmam ise tamamen kişisel tercihimden kaynaklanıyor. Çünkü fotoğrafı sadece bir teknoloji ya da teknik olarak değil, düşünsel bir dal olarak ele almak gerektiğine inanıyorum.


S.A: İster istemez İhsan Oktay Anar’ın “Puslu Kıtalar Atlası”nı anımsıyoruz… Bir selam gönderme mi yoksa tamamen başka bir hikâyesi mi var bu ismin?

C.'M'.P: Podcastimin adında, romanın ana düşüncesine bir atıfta bulunduğum doğrudur. Bu ismi, çeşitli etkenlerin karmaşası, muğlaklığı ve hatta engeli karşısında yolunu bulmaya çalışan her fotoğrafçıya, naçizane düşünsel bir yol haritası sunma gayesinde olduğumu temsilen uygun gördüm
S.A: Peki, gündemini nasıl belirliyorsunuz? Nasıl bir izleğiniz var?

C.'M'.P: Bazen sezgisel, bazen tematik ilerlemeye çalışsam da, temelde, “Mirat’ın Puslu Fotoğraf Atlası” sesli düşünme seanslarım... dolayısıyla fotoğrafa dair hangi konuyu gündemime taşırsam taşıyayım; ham, sansürsüz, doğrudan ve diyalektik olmaya özen gösteriyorum.

"Yanıyooo!"

S.A: Fotoğraf çekmek özellikle de Instagram’ın etkisiyle birçok kişinin ilgisini çekiyor. Fotoğrafın bu anlamda yükselişini nasıl değerlendirirsiniz?

C.'M'.P: Mevcut durumu, Erik Kessels’in “Fotoğraflarla 24 Saat” adındaki enstalasyonu aracılığıyla değerlendirmek isterim. Bu çalışma, 24 saatlik bir zaman dilimi içinde Instagram’ın da aralarında bulunduğu dijital platformlara yüklenen 350 bin fotoğrafın baskılarından oluşuyor. Görsel üretimin ne denli çığırından çıktığını temsil ediyor. Günümüzde fotoğraf miktarı tarihte hiç olmadığı hızda arttığından fotoğrafın geçerli mesaj verme etkisi de giderek azalmış durumda. Bir yanda amatör-profesyonel çizgisi kayboldu, diğer yanda kaliteli–kalitesiz, iyi-kötü ayrımı bulanıklaştı. İnternetin ve kolay erişilebilir üretim araçlarının etkisiyle, tüketici kendini üretici sanmaya başladı. Kısacası, günümüzde fotoğrafın tüketiminin yükselişine, değerinin ise düşüşüne şahit oluyoruz.


"Benim içinse podcast hâlâ bir ‘iç dünya’ alanı. Görüntü, her şeyi dışa vururken, ses ise içeriye çağırıyor!"

S.A: Podcast’ler pandemide zirvesini gördükten sonra bugünlerde videocast’lerin yükselişte olduğunu görüyoruz. Bu durum podcast yayıncılarını nasıl etkiliyor?

C.'M'.P: Medya ekosistemindeki bu format evriminin, podcast yayıncılarını ‘görünür olmaya’ zorladığı somut bir gerçek. Kimisi bu duruma uyum sağlıyor. Benim içinse podcast hâlâ bir ‘iç dünya’ alanı. Görüntü, her şeyi dışa vururken, ses ise içeriye çağırıyor! Bende, “Mirat’ın Puslu Fotoğraf Atlası” aracılığıyla dinleyicilerimi puslu bir coğrafyayı keşfe çağırıyorum. Kısacası şimdilik bir yayıncı olarak gündemimde videocast içeriği üretmek yer almıyor.

"Başkalarının Acılarını Çalmak"


👇Miratın Puslu Fotoğraf Atlasının son bölümüne aşağıdaki bağlantıdan erişebilirsiniz.👇

 

👆👆👆

S.A: Bir podcaster olarak siz nasıl bir podcast dinleyicisisiniz? Favori podcast’leriniz hangileri?

C.'M'.P: Kendimi iyi bir dinleyici olarak tanımlayabilirim. Favorilerim arasında Yunt’un İmgenin Onuru, Şirin Ayça Sayılır’ın Deneyim Avcıları, M. Serdar Kuzuloğlu’nun, Haddini Aşan Yaşam Rehberi, Bilal ve İlker’in Filozofun Yolu: Felsefe Dersleri ve Evrim Ağacı ile Bilime Dair Her Şey! gibi podcast’ler yer alıyor. Vakit buldukça da yenilerini keşfetmek için vakit ayırdığımı da söyleyebilirim.

Yorumlar